14 Ocak 2014 Salı

Albert Einsetin (Albırt Aynştayn)

Albert Einstein (14 Mart 1879 - 18 Nisan 1955), Yahudi asıllı Almanyalı ünlü bir fizikçidir. 20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenen Albert Einstein, Görecelik kuramını geliştirmiş, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallarına önemli katkılar sağlamıştır. Kuramsal fiziğine katkılarından ve fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklamadan dolayı 1921 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. (Nobel Ödülü'nün ve Nobel Komitesi'nin o zamanki ilkeleri doğrultusunda, bugün en önemli katkısı olarak nitelendirilen Görecelik kuramı fazla kuramsal bulunmuş ve ödülde açıkça söz konusu edilmemiştir.)

Albert Einstein,14 Mart 1879 yılında Almanya'da Württemberg'de doğdu. 1880 yılının Haziran ayında ailesi Munich'e taşındı. Babası Hermann ve abisi Yakob burada Einstein&Cie adında bir elektrik mühendisliği ile ilgili bir şirket kurdular. Einstein, konuşmaya geç başlaması dışında normal bir çocukluk geçirdi. 1884 yılında eğitimi için özel dersler ve 1885 yılında da keman dersleri aldı. Aynı yıl Yahudi olduğu halde Munich'deki Katolik Okulu'nda eğitimine başladı. 1888'de yine bu şehirdeki Luitpold Gymnasium'a geçerek eğitimine devam etti. Eğitim hayatından hoşlanmıyordu. 1894 yılında ailesinin iflası sonucu İtalya'ya yerleştiler.

Bugünkü adı "ETH Zürich" olan "Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü"ne gitmek için başvurdu ancak giriş sınavında başarısız olduğu için, İsviçre'de Aarau'da eğitimine devam etti. Babasının istediği gibi elektrik mühendisi olamayacağını anladı. İki yıl sonra 1896'da "Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü"ne matematik ve fizik öğretmeni olmak için gitti. Maxwell'in "Elektromanyetik Teorisi" üzerinde çalıştı. Bu okulda tek kadın öğrenci olan Mileva Maric ile tanıştı. Evlenmek için ailesiyle tanıştırdı ancak Mileva'nın yaşının büyük olması ve Yahudi olmamasından dolayı annesi evliliğe karşı geldi. Mileva'nın evlilik dışı hamile kalmasıyla doğan kızlarını evlatlık olarak vermek zorunda kaldılar.

1900 yılının Haziran ayında mezun oldu. Ardından 21 Şubat 1901'de İsviçre vatandaşlığına başvurdu ve kabul edildi. Mayıs 1901'den, Temmuz 1902'ye kadar Winterthur ve Achaffhausen'de özel ders verdi. Öğretmenlik için başvurduğu yerlerden çok genç olması nedeniyle olumlu cevap alamıyordu. Sonra İsviçre'nin başkenti Bern'e gitti. Geçimini sağlamak için matematik ve fizik dersleri vermeye devam ediyordu. Bernese'deki "Akademie Olypia"ya katıldı. Bu sırada birçok bilim adamıyla tanışma fırsatı buldu. Kariyeri için önemli bir adımdı. Ardından teknik asistan olarak İsviçre Patent Ofisi'nde işe başladı. Einstein, mucitlerin patent alabilmesi için yaptıkları aletleri inceliyor ve elektromanyetik cihazların denetimini yapıyordu. Cihazların farklılıklarını ve zayıf yönlerini görerek, nasıl düzeltebileceği üstünde çalışıyordu. Bazen o kadar çok değişiklik yapması gerekiyordu ki alet artık onun tasarımı haline bile gelebiliyordu.

6 Ocak 1903 tarihinde ailesinin tüm karşı gelmelerine rağmen okul yıllarında tanıştığı Mileva Maric ile evlendi. Kendisi de bir matematikçi olan Milena Maric ile birçok ortak noktaya sahipti. 1904 yılında ilk oğlu Hans Albert, 1910 yılında da ikinci oğlu Eduard doğdu. İleriki yıllarda Eduard şizofreni teşhisiyle Zürich'deki bir akıl hastanesine yatıldı ve hayatını da burada kaybetti. Albert ise ileriki hayatında California Üniversitesi'nde profesörlük yaptı.

1903 yılında artık İsviçre Patent Ofisi'deki işinde ilerlemeye başlamıştı. Makina Teknolojisine hakim bir duruma gelmişti. Bir yandan Max Planck'ın kuantum teorisi üzerinde çalışıyordu.1905 yılında Zürich Üniversitesi'de "A New Determination of Molecular Dimensions" adlı doktora tezini verdi ve doktor ünvanını aldı. Aynı yıl modern fiziğin temellerini oluşturan makalelerini yazmaya başladı. "Annus Mirabilis Papers" adlı bu çalışması ile birçok bilim okulunda teorileri tartışılmaya başladı. Bu makalelerden üçü (Brownian Motion, The Photoelectric Effect ve Special Relativity) Nobel Ödülü'ne aday gösterildi. Nobel Ödülü'nün komitesindeki birçok tartışmadan sonra "The Photoelectric Effect" adlı çalışması ile 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldı. "The Photoelectric Effect" adlı çalışmasında Quantum Fiziği üzerinde çalışmıştı. Işık tanecikleri veya fotonlar ile ilgili hipotezini hazırladı.Yüzeyden elektron koparmak için son elektron seviyesinde az elektron bulunan alkali metalleri kullanmıştır. "hv=k+w" formülüyle fotonun olay sonundaki enerjisini hesaplamıştır. Bu makalelerin içinde yer alan "On The Electrodynamics of Moving Bodies" adlı çalışmasıyla farklı koordinat sistemlerinde bulunan sabit hızdaki farklı nesnelerin birbirlerine göre hareket prensiplerini açıklıyordu. Ardından yayımlanan "Does the Inertia of a Body Depend upon its Energy Content?" adlı makalede "E = m.c ²" formülünü ortaya atmıştır. 1906 yılında son olarak "Planck's Theory of Radiation and the Theory of Specific Heat"i yayımladı.
1908 yılında Bern'de okutman olarak göreve geldi. 1909 yılına gelindiğinde Zürich Üniversitesi'de profesör olarak çalışmaya başladı. Bir süre Prague Charles Üniversitesi'nde çalıştıktan sonra 1912'de Zürich'deki görevine geri döndü. 1914 yılında 1. Dünya Savaşı'nın başlamasından sonra Berlin'de profesör olarak yerel bir üniversitede çalışmaya devam etti. Prusya'da Academy of Science'a üye oldu. Prusya vatandaşlığına başvurdu. 1914'den 1933 yılına kadar Kaiser Wilhelm Fizik Entitüsü'nde müdürlük yaptı. Yine 1920'den 1946 yılına kadar Leiden Üniversitesi'nde üstün profesörlük ünvanıyla çalışmalarını sürdürdü.

1917 yılında "On the Quantum Mechanics of Radiation" (Radyasyonun Quantum Mekaniği Üzerine) adlı makalesini yayımladı. 1919 yılında Mileva'dan boşandı, ardından kuzeni Elsa Löwenthal ile evlendi. Elsa, Einstein'nın yaşlılık yıllarında yanında oldu ancak hiç çocuk yapmadılar. 1915 yılında Prusya'da Academy of Science'da bulunduğu sırada genel izafiyet kuramını oluşturdu. Newton'nun çekim yasalarından yararlanarak kendi teorisini oluşturdu. 2. Dünya Savaşı'ndan dolayı yayımları Almanya'dan dışarıya ulaşamadı. Einstein'nın bu yeni teorisi Hendrik Antoon Lorentz ve Paul Ehrenfest tarafından keşfedildi. İngiltere'deki birçok astronom bu teoriyi inandırıcı bulmadı. 1917 yılındaki güneş tutulmasındaki gözlemler ile teorinin gerçekliği ortaya çıkacaktı. Ertesi yıl güneş tutulmasına ait fotoğraflar incelendi. Einstein, kütlenin uzay- zamanı geometrik olarak eğmesi, uzak yıldızlardan gelen ışıkların eğrilmesine neden olduğu savunuyordu. Bu eğrilik iç bükey olmalıydı. Bu teori bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırdı.

1921 yılında Einstein teorisi üzerinde çalışmak için New York'a gitti. 1933 yılında Hitler'in ırkçı politikasından dolayı Alman vatandaşlığından çıkarak Amerika'ya geçti ve buranın vatandaşlığına geçti. Amerika Birleşik Devletleri'nde Princeton Üniversitesi'nde Institute of Advanced Study'de profesörlük hayatına ve çalışmalarına devam etti. 1945 yılında Princeton Üniversitesi'nden emekli oldu. 1926 yılında ise Leo Szilard ile zehirli gaz çıkarmayan buzdolabı projesi üzerinde çalıştı.

1933 yılında Almanya'da Nasyonal Sosyalist Partisi'nin iktidara gelmesiyle yasalar yüzünden çalışmalarına izin verilmeyen 40 bilim adamı adına Mustafa Kemal ATATÜRK'e bir mektup yazarak onların Türkiye'de çalışmalarına devam etmelerini istemişti. Atatürk bu isteği kabul ederek İstanbul Üniversitesi'nde çalışma imkanı tanımıştı.

Bu dönem Einstein'a İsrail Başbakanlığı teklif edildi ancak Einstein teklifi kabul etmedi. Dr. Chaim Weizmann ile Jerusalem Musevi Üniversitesi'ni kurdu.

1945 yılında Roosvelt'e yazdığı mektupta nükleer silahların yapılabileceğinden bahsetti. Daha sonra nükleer silahların oluşumuna ve kullanılmasına neden olduğu için büyük pişmanlık duyduğunu hep dile getirdi. Hayatının geri kalanında da Atom Bombası'nın kullanım şeklinden rahatsızlığını dile getirerek, buna karşı bir tutum izledi.

1948 yılında Brendeis Üniversitesi'nin komitesinde görev aldı. 18 Nisan 1955 yılında 76 yaşında iç kanama sonucu hayatını kaybetti. "Generalized Theory of Gravitation" adlı çalışması yarım kaldı.

Ölümünden sonra otopsisini yapan Dr. Thomas Stoltz Harvey beynindeki anormaliyi fark etti. Paryetal lobunun normal insanlarınkinden %15 daha büyük olduğunu keşfetti. Beynin bu bölgesi matematik ve görsel yetenekle ilgili becerilerinin geliştiği bölge idi. Ayrıca Einstein'nın beyninin normal insanlardan %73 daha kıvrımlı olduğu gözlemlendi.

Albert Einstein'ın Buluşları :

Einstein'ın fizik alanındaki çalışmaları modern bilimi büyük ölçüde etkiledi. Kendisi özellikle zaman ve uzay için düzenlenmiş bağlılık İzafiyet Teorisi ile tanındı.
Bu teori üç bölüme ayrılır;
  • Newton mekaniğinin yasalarını değiştiren ve kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu öne süren Özel Görelilik (1905);
  • Eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini verenGenel Görelilik (1916);
  • Elektro-manyetizma ve yerçekimini aynı alanda birleştiren daha geniş kapsamlı teori denemeleri.
İlk iki teorinin geçerliliği atom fiziği ve astronomi alanında yapılan deneylerle çok başarılı bir biçimde sınanmıştır; çağdaş fiziğin temel taşları arasında yer alırlar. Einstein atom ile ilgili olarak: "Ben atomu iyi bir şey için keşfettim,ama insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar." demiştir. Ayrıca birçok kişinin ilgisini çeken "Neden Sosyalizm?" adlı yazısı Monthly Review adlı aylık dergisinin, ilk sayısının, ilk yazısıdır.







Ve Bir Diğer Kaynakta

Hayatlarını, çalışmalarını,buluş ve eserlerini okuyup öğrendiğiniz bilim adamlarının çoğu,mikroskoplar, teleskoplar , bir takım makineler ya da laboratuar aletleriyle çalışmışlardır. Sorunlarını çözmek,düşüncelerini,tasarılarını,fikirlerini gerçekleştirip uygulamak için deneyler yapmışlardır. 

Albert Einstein (Aynştayn)başka tür bir bilim adamıdır. İcatlarını, buluşlarını laboratuarda değil, kafasının içinde,aklında yapan kuramsal (teorisyen) bir fizikçidir.Aynştayn, teorilerini ispatlamak için deneyler yapmak gereğini duymamıştır. Bütün dehasını,yeteneklerini,fikirlerini geliştirmek karşısına aldığı soru ve sorunları cevaplayıp çözümlemek , düşüncelerini matematik formüllerine dönüştürmek, böylece ortaya koymak yolunda harcamıştır. 

Aynştayn’ın bazı teorileri, bu teorilerin ileri sürüldüğü , ortaya konulduğu zamanın çok ilerisindedir.Öyle ki,söz konusu teorilerin uygulamaya dökülebilmesi için, bilimsel araç ve gereçlerin daha gelişmiş, daha mükemmellerinin icat edileceği zamana kadar uzun yılların geçmesi gerekmişti. Bu teorilerden birinde hiç kimsenin görmemiş olduğu belirli bir yıldızın varlığı öne sürülüyordu. Bir başka teori, evrende bulunan bütün maddelerin en küçük parçası,bölünmez cüzü olarak kabul edilen atomla ilgiliydi. Gerçekte atomun daha küçük zerreciklerden oluştuğu açıklanıyordu. Nitekim her iki teorinin de doğru olduğu ispatlanmıştır. 

Albert Aynştayn,dünyaya,insanlığa,evrenin kanunlarının açıklanmasında yardımcı ve yararlı olan sayısız yeni matematiksel formül vermiştir. Işık, enerji, hareket, yerçekimi, uzay ve zaman gibi esrarengiz kavramlar konusunda, bunların anlaşılması,çözümlenmesi bakımından,dünyaya Aynştayn kadar yararlı olmuş bir kimse daha yoktur. 

Aynştayn, Almanya'da küçük bir şehir olan Ulm'da doğmuştu. Babasının küçük bir elektrik aletleri fabrikasına sahip olduğu Münih şehrinin varoşlarında (dış, kenar mahallelerinde)yetişti. Çocukken.ilerde nasıl bir adam olacağının en ufak belirtilerine sahip değildi. Öğretmenleri onu “donuk,zihni tersine işleyen" bir çocuk diye tanımlıyorlardı. 

Gerçekte Aynştayn son derece zekiydi.12 yaşındayken kendi kendine geometri öğrenmişti. 



ATOM BOMBASININ TEMEL FORMÜLÜ 

2. Dünya Savaşı'na kesin son sağlayan atom bombası, Aynştayn'ın 1905 yılında ortaya koyduğu bir gerçeğin ürünüdür. Eskiden bir maddenin yaratılamayacağı ve yok edilemeyeceği kuramı geçerliyken, Aynştayn maddenin enerjiye ,enerjinin de maddeye dönüşebileceğini ileri sürmüştür. 

E =enerji M= kitle C=ışığın hızı 

olarak kabul edildiğinde,bu gerçeği 

E=MC2 

formülü ile ortaya koymuştur. 



Babası fabrikada çalışması için zorladı.Fakat Aynştayn öğrenimine devam etmek arzusundaydı. Özellikle matematik ve fizikle ilgileniyordu. 

Bir fizik öğretmeni olmağa karar verdi. İsviçre'de Zürih şehrine gitti. Orada Politeknik Akademisi'ne girdi. İyi dereceyle mezun oldu. Öğrenimini tamamlarken,sonradan eşi olacak Mileva Mareç adında bir öğrenciyle de tanışmıştı. 

Okulu bitirdikten sonra fizik öğretmeni olarak uygun bir iş bulamadı. Özel dersler veriyordu ama el ine, geçen para azdı. Ancak o da güçlükle boğazına yetiyordu. 1902 yılında, İsviçre Patent Ofisinde memur oldu. İşin parası azdı ama kolaydı. Çok az vaktini alıyor, asıl ilgilendiği şeylerle meşgul olabilmesi için bol zamanı kalıyordu. 

Bundan sonraki üç yılın her dakikasını,zaman ve uzay konusunda yeni matematiksel açıklamalar getirecek bazı formüller üzerinde harcadı. 1905 yılında henüz 26 yaşındayken, kendine dünya ölçüsünde ün kazandıracak olan "İzafiyetin Özel Teorisi" isimli eserini bastırdı. Bazı bilim adamları,bu eseri "dünya tarihinde en önemli belge" diye tanımışlardır. 

Aynştayn'ın İzafiyet Teorisi, bilim adamı arkadaşları arasında pek coşkuyla karşılanmadı. Bunun nedeni, onların kendi çalışma ve eserlerindeki nice yanlış ve yanıltının ortaya dökülmesiydi. 1912 de karşı tavır silindi.Herkes onun büyüklüğünü kabul etti. Teorisi çok karmaşıktı. Fakat matematikçilerin ve fizikçilerin uzun yıllardan beri bocaladıkları,çözümleyemedikleri sayısız sorunu cevaplandırıyordu. 

İsviçre Patent Dairesindeki silik,belirsiz katip,dünya çapında ün kazanmıştı. Avrupa üniversitelerinde dersler vermeğe çağrıldı. Profesörlerden biri "yeni bir Kopernik doğmuştur" dedi. 1914 yılında, Berlin Üniversitesinde fizik profesörü oldu. Orada, Nobel Armağanını kazandığı 1921'e kadar dokuz yıl kaldı. 

1933 yılında ansızın bütün hayatı yön değiştirdi. Adolf Hitler adında hırslı,kana susamış bir çılgın, Almanya'da diktatör olmuştu.Hitler ve omuzdaşları,"üstün Cermen ırkı" saplantısıyla Yahudilere karşıydılar. Aynştayn Hitler'e ve Nazilerin zorbalıklarına, zulümlerine karşı bir tavır takındı. Hitler de onun evini yıktırdı, malına mülküne el koydu.Tutuklanması için büyük paralar vaat etti. Dünyanın onurlandırdığı Aynştayn,yersiz,yurtsuz bir mülteci durumuna düşmüştü. Sonra Amerika'dan çağrıldı. 1933 yılında Princeton'a geldi. 22 yıl orada yaşadı. 1940 yılında Amerikan vatandaşlığına geçti. 

1945 yılında 2. Dünya Savaşını sonuçlandıran atom bombası Amerikalılar tarafından atıldığı zaman,Aynştayn bilimin ölüm ve yıkımlar amacıyla kullanılmasından büyük üzüntüye kapıldı. Bütün uluslara bir çağrıda bulundu.Barışçı bir dünya devletinin kurulmasını istedi. 1955 de öldüğü zaman 76 yaşındaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder